Sürekli gelişen,globalleşen ve dijitalleşen dünyamız şartlarında artık bir portakalı doğal yollarla sıkıp içmek, yada tamamen doğal bir sütü soframıza misafir etmek ne mümkün! Hayatımız artık şirketlerin marketlere servis edip bize sunduğu her şeyi koşulsuz şartsız tüketmek zorundayız, aksi taktirde aç kalmamız işten bile değil. Hal böyleyken insanlar tamamen dışarıya bağlı durumda özellikle meşrubat kategorisinde, peki her gün olmasa da haftada en az bir kaç defa ziyaret ettiğimiz marketlerin ve o marketlerin içecek raflarında ki ürünler hatta ve hatta o ürünlerin kutuları ne kadar güvenli ve hijyenik? Bugün ki yazımızda toplumda çok önemli yer tutan fakat bilgi konusunda eksik olduğumuz bir konuyu ele alacağız, konumuz leptospiroz hastalığı.

Leptospiroz hastalığı genellikle bizi market raflarında bulunan kutu içecekler ile hedef alıyor. Hastalık normal şartlarda enfeksiyon sahibi hayvanların idrarlarında ve dışkılarında bulunuyor. Ayrıca bakteri o kadar dirençli ki aylardan ziyade bulunduğu her ortamda yıllarca kalabiliyor. Bulaştığı hayvanı pek etkilemese de insanlar üzerinde çok ciddi hasarlar bırakabiliyor leptospiroz hastalığı.

Avrupa’da bir kadın ailesiyle sözleşip hep beraber pikniğe gidiyorlar. Bu piknik sırasında kendilerine market raflarından edindiği kutu meşrubat ile pikniğini sürdürdü. Kadın çok kısa bir süre sonra fenalaştı ve Lozan’da ki özel bir hastahaneye sevk edildi. Kadın sevk edildiği hastahanede maalesef yaşamını yitirdi otopsi sonuçlarında ise bulunan bulgular çok şaşırtıcıydı öyle ki kadın leptospiroz hastalığından dolayı hayatını kaybetmişti ve bu virüsü içtiği içeceğin kutusundan kapmıştı. Yapılan araştırmalar sonucunda kutuda bir miktar fare idrarı bulundu. İnsanlar hayret içerisindeydi fare idrarı nereden bulaşmış olabilirdi ki sonuçta içilen meşrubat kutu içindeydi.

Yapılan araştırmalar konuyu daha da ilginçleştirdi öyle ki raflarda bizlerin beğenisine sunulan milyonlarca içecek, hijyenden yoksun, farelerin cirit attığı depolarda saklanıyordu ve sağlığımız adeta hiçe sayılıyordu. Neredeyse her gün belki ailemizden çok gördüğümüz içecekler zehir saçıyordu ve bu göz göre göre yapılıyordu. Uzmanların tavsiyesi ile içerken bir pipetten yardım almak. Kutunun ağız kısmını silmek herhangi bir tam koruma sağlamıyor böylesine güçlü bir virüsün bir iki silme ile yok olmaması gayet tabii. 

Hastalığın tanısı ise eklem ağrıları ve şiddetli baş dönmeleriyle anlaşılabilir. Tabii ki daha kesin sonuçlar için kan ve idrar testleri önemlidir. Hastalığın tedavisi ise doğal yöntemler ağır basmaktadır. Virüs suyu sevmiyor bu yüzden hastanın su alışkanlığını arttırması ve devam ettirmesi gerekir. Ayrıca antibiyotikler de hastalık sürecinde önemli ve hayat kurtaran tıbbi malzemeler.