Seyahatin ufku genişlettiği, korkunun da algıları kuvvetlendirdiği söylenir. İşte gezerken korku salan bölgeler…
Gezmek için macera ve korkuyu deneyimleyebilecek bir rota arayanlara nereleri tavsiye edersiniz sorusunun yanıtı için Quora anket sitesinde yapılan bir anketin sonuçlarına göz attık. Tavsiye edilen tüyler ürpertici bölgeler içinde şu isimler bulunmakta:
1.İnsan kemikleriyle dolu buzul göl
1942’de Hindistan’da Himalaya dağlarının 5 km yüksekliğinde var olan Roopkund Gölü civarında insan kemikleri bulunmuştu.
Yaz mevsiminin gelişiyle buzlar eridiğinde binlerce iskelet ortaya çıkıyor ve yerleşimin olmadığı bu denli yüksek bir noktada çok sayıda insanın ölümüne neyin neden olduğu bilinmiyordu.
Bu ölümlerin nedeni olarak; salgın hastalıklar, toprak kayması ve hatta ritüel intiharlar gibi teoriler ortaya atılmıştı
2004 yılında bölgede yapılan bir araştırmada birtakım ipuçları elde edildi. İskeletler 800’lü yıllarda yaşamış olan yaklaşık 200-300 insana aitti ve iki gruba ayrılıyorlardı. Yüzükleri, mızrakları, deri ayakkabıları ve bambu sopaları da yanlarındaydı. Kafataslarındaki uzun olmayan fakat derin çatlaklar her birinin benzer biçimde, oval bir cisimle başlarına aldıkları darbeler neticesinde öldüğünü gösteriyordu.
Araştırmacılar, bu topluluğun beyzbol topu büyüklüğünde yağan dolu tanelerinin başlarına ve omuzlarına isabet etmesi sebebiyle öldükleri sonucuna vardı. Bölgede dini bir yeri ziyaret için yola çıkan ve onların eşyalarını sırtlayan hamallardan oluşan bir ekipti bu. Açık bir vadide, sığınacak müsait bir yer bulamayan bu insanlar toplu şekilde ölmüştü.
Yaz mevsiminde bölgeyi ziyaret edenler, göldeki buzların erimesiyle birlikte iskeletleri hala görebilir.
2.Çıngıraklı yılan adası
Brezilya’nın Ilha da Queimada Grande adası ziyaretçilere kapalıdır. Sao Paulo kentine yaklaşış 30 km mesafedeki bu ada zehirli yılanlarla çevrili.
Bölgenin yerlileri, 4000 mızrak başlı çıngıraklı yılanla dolu adayı Yılan Adası ismini vermiş. Nesli tükenmekle karşı karşıya kalan bu yılanlar, deniz seviyesinin yükselmesi sebebiyle adada kaldı. Brezilya donanması 1920’li yıllarda adayı ziyarete kapattı. 50 cm uzunluğundaki bu yılanların zehiri o kadar etkili ki kısa sürede böbrek yetmezliği, doku ölümü, beyin kanaması ve iç kanamaya yol açarak insanı öldürebiliyor.
3.Kara sıçanlı tapınak
Hindistan’ın Karni Mata Tapınağı hem turistik hem de dini yönüyle gezi severlerin ilgisini çekiyor. Ayrıca tapınak yüzlerce çeşit kemirgenle dolu.
Hindistan’ın kuzey batısındaki Racastan kentindeki Tar çölünde bulunan Sıçanlı Mabet’te 20 bin fare olduğu tahmin ediliyor.
Tapınağa ibadet için gelenler onları “ufak çocuklar” adıyla anıyor. Efsaneye göre, Hindu tanrıça Karni Mata, üvey oğlu suda boğulurken, ölüm tanrısı Yama’dan onu diriltmesini istiyor; bunun üstüne Yama, üvey oğul ve onun kastından olan herkesi fare şeklinde tekrardan dünyaya getiriyor.
Sıçanlara süt, tahıl, hindistan cevizi ve hususi hazırlanmış tatlılar ikram ediliyor. Farelerin kemirdiği yiyeceklerin iyi talih getirdiğine inanan birtakım kişilerin onlardan kalan artıkları yediği söyleniyor.
4.Yeryüzü cehennemi
1971’de bir grup Sovyet bilim insanı Türkmenistan’ın Karakum Çölü’nde petrol yatağı olarak bilinen bir yeri delmeye başladı. Aslen burası devasa bir doğal gaz yatağıydı, kampın ve cihazların üzerinde kurulduğu krater çöktü. Metan gazının çevreye yayılması korkusuyla teknik ekip krateri ateşe verdi. Dev ateş topunun birkaç haftaya söneceği şünülüyordu.
Bu olayın üstünden 40 yıldan fazla bir süre geçti. 70 metre çapa 30 metre derinliği olan krater günümüzde de yanmaya devam ediyor. Bölgenin yerlileri buraya “Cehennem Kapısı” ismini verdi. Burası bugün de oldukca fazla sayıda gezgin çekmeye devam ediyor.
5.Hayalet bebekler adası
Kötü bir kaza nedeniyle Meksika’nın Bebekler Adası’nın güzel bahçeleri korkunç hikayelere konu olur hale gelmiş.
Efsaneye göre, seneler önce Mexico City’nin hemen dışında bir kanalda bir kız çocuğu boğulmuş. Sonrasında kanaldaki ufak adanın kıyılarına oyuncak bebekler vurmaya başlamış. Adanın bekçisi ise ufak kızı kurtaramamanın vicdan azabıyla bu bebekleri kızın anısına ağaçlara asmaya başlamış.
Nemli havanın ve şiddetli rüzgarların etkisiyle bu oyuncak bebeklerin kafalarının, kollarının koptuğu oldu. Bölge insanları bebeklerin ufak kızın ruhunu taşıdığına ve kendi aralarında fısıldadıklarına inanıyorlar. Kızı bulan bekçi ise 50 yıl sonra aynı bölgede boğularak ölmüş vaziyette bulundu.
Yüzer bahçe olan bu adaya bekçinin öldüğü 2001 yılından bu yana yüzlerce gezgin akın etti. Bazı turistler yanlarında, kendi oyuncak bebeklerini getirip ağaçlara asarak bekçinin başlatmış olduğu geleneğini devam ettiriyor.